İnsanların vücudunu çevreleyen elektromanyetik alana aura denir. Bu elektromanyetik alanın bir çok önemli fonksiyonu vardır. Evrensel enerjiyi vücudumuza alarak yaşamımızı idame ettirmemizi sağlayan chakralar aurada bulunurlar. Aynı zamanda vücudun çevresini sarmış bir kalkan görevi yapar. Eğer sağlam ve güçlü bir auramız varsa bize dışarıdan bir hastalığın yada negatif etkinin gelmesi düşünülemez. Ancak auramız zayıflamış veya yırtılmışsa negatif enerjilere ve hastalıklara çok daha açık hale geliriz. O halde auramızın güçlü ve sağlıklı olması fiziksel sağlığımız açısından çok önemlidir diyebiliriz. Bunun yanı sıra ruhsal zihinsel ve duygusal sağlığımız açısından da auramızın sağlıklı ve güçlü olması gerekmektedir. Auranın birden çok katmandan oluştuğunu artık biliyoruz. Bu konuda araştırmacılar arasında çeşitli görüş ayrılıkları olsa da ana 4 katman konusunda genelde fikir birliği vardır. Bu katmanlar eterik beden,duygusal beden,zihinsel beden ve ruhsal bedendir. Bu katmanların her birinin kendine özgü özellikleri ve işlevleri vardır.
Eterik Beden; Şekil ve boyut olarak fiziksel bedene benzer. Adeta fiziksel bedenin üzerine giyilmiş ve ona bire bir uyan bir elbise gibidir. Chakralar bu alanda bulunurlar ve auranın üst katmanlarından gelen enerjileri bedene alma işlevi yaparlar. Organizmanın enerji ihtiyacı tam olarak karşılanmışsa, eterik beden aşırı enerjiyi chakralardan ve deri gözeneklerinden dışarıya verir. Eterik bedenin temel işlevi fiziksel bedenin sağlıklı kalmasını sağlamak ve onu evrensel enerji alanı ile bağlantıda tutmaktır. Sağlıklı bir insanda genişliği 15-20 cm kadardır. Hastalık,yorgunluk ve stres gibi durumlarda eterik bedenin genişliği azalır. Sadece bir kişinin eterik bedenine bakılarak sağlık durumu hakkında bilgi sahibi olunabilir. Eterik beden fiziksel bedeni koruyucu bir tabaka gibi kuşatır ve zararlı maddelerin bedene girmesine izin vermez. Eterik beden aynı zamanda dış dünyaya yaşam enerjisi saçar. Eterik bedeni sağlıklı ve güçlü olan insanlara 20 cm’den fazla yaklaştığınızda sizde kendinizi olumlu ve pozitif hissedersiniz. Eterik bedene sağlık bedeni de demek mümkündür. Hastalıklar vücutta ortaya çıkmadan önce bu katmanda ortaya çıkarlar ve profesyonel biri sadece eterik bedene bakarak kişinin sağlık durumu hakkında bilgi sahibi olabilir. Sağlıklı bir yaşam için eterik bedenin güçlü ve sağlıklı olması şarttır. Eterik bedeni zayıflamış biri hastalıklara açık bir durumdadır.
Eterik bedenin önemli bir işlevi de yüksek enerji bedenleri ile fizik beden arasında aracılık yapmasıdır. Bu da eterik bedenin sağlığını kaybetmesi durumunda duygusal,zihinsel ve ruhsal aura katmanları ile kişinin bağlantısının zayıflayacağı anlamına gelmektedir. Bu durum bir çok psikolojik sorunun yanı sıra önemli kişilik bozuklukları, depresyon hatta intihar eğilimini gündeme getirebilir.
İnsanların yanı sıra hayvanların ve bitkilerin de eterik bedenleri bulunmaktadır. Bir organı kopmuş bir insanın eterik bedeni her zaman o organ varmış gibi görünecektir. Aynı şekilde bir bitkinin yaprağını kesip Kirlian makinesiyle resmini çektiğinizde sanki yaprak tammış gibi görürsünüz. Bu da eterik bedenin bir bütün olduğunu ve sonradan ortaya çıkan kayıplardan etkilenmediğini göstermektedir. Kişinin hafızasında bacağına ilişkin imgeler oldukça eterik bedenin o bacak kesilmiş olsa bile yer alacaktır. Eterik bedeni doğru anlamak ve eterik bedeninizin güçlenmesi için çalışmalar yapmak sağlık açısında çok önemli olacaktır.
Duygusal Beden; Eterik bedenin üstünde bulunan ve sıvımsı yapıya sahip olan bir katmandır. Gökkuşağının tüm renklerini barındıran duygusal bedenin o anki rengi kişinin duygusal durumuna göre değişir. Zihinsel bedenden gelen üst düzey enerjiler duygusal bedene ulaşır ve burada bir değişimden geçerek zihinsel bedene iletilir. Kişinin duygusal yapısı bu katmanla ilgilidir. Üst katmanlardan gelen enerjiler burada duygusal anlamlar kazanır ve kişiye özel duygusal süzgeçten geçtikten sonra anlam kazanarak eterik bedene aktarılır. Aurada kişinin o anki ruhsal durumuna göre değişen renklerin en iyi algılanacağı alan burasıdır. Örneğin o anda çok öfkeli olan birinin koyu duygusal bedeninde koyu kırmızı renk hakim olacaktır. Duygusal bedenin durumu kişinin duygusal yapısı ve anlık duyguları ile ilgili bilgiler verir.
Zihinsel Beden; Duygu bedeninin bitiminde başlar ve ruhsal bedene kadar uzanır. Genelde rengi sarıdır. Fikirlerimizin yapısını barındırır ve düşünce formları bu bedende görülebilir.
Hastalıklarımızın büyük bir çoğunluğu zihinsel bedenimizden kaynaklanmaktadır. Tüm hastalıkların zihinsel nedenlerinin olduğu artık bir çok araştırmacı tarafından ortaya konmuştur.
Zihinsel bedenin en önemli özelliği güçlü olduğu zaman kişinin başka insanların etkisi altında kalmaması ve özgür iradesiyle kendi kararlarını verebilmesidir. Zihinsel beden zayıfladığında ise kişi kararsızlık halindedir ve sürekli başka insanların etkisinde kalarak yaşamına devam eder. Başkaları ne der mantığını sürekli öne süren ve yaşamını başkalarının ne düşüneceğine göre planlayan bir kişinin zihinsel bedeni son derece sağlıksızdır.
Olumsuz düşünceleri elemek ve yerlerine olumlu düşünceler yerleştirmek de zihinsel bedenin en önemli işlevidir. Düşüncelerimizin yaşamımızı hangi boyutlarda etkilediğini gözümüzün önüne getirdiğimizde zihinsel bedenimizin önemini daha iyi anlayabiliriz. Hastalıkların önce zihinsel bedende oluşması ve daha alt bedenlerden fiziksel bedenimize geçmesi de zihinsel bedenin önemini bir kez daha vurgulamaktadır.
RUHSAL BEDEN; Ruhsal bedenimizin titreşimi diğer bedenlere göre çok daha yüksektir ve algılanması da diğer bedenlere göre daha zordur. Evrensel enerjiler ruhsal bedenimizden auramıza girerler ve burada bir değişime tabi tutularak zihinsel bedene aktarılırlar. Ruhsal bedende ortaya çıkan bir sorun er geç daha alt bedenlere ve oradan da fiziksel bedene yansıyacaktır.
Ruhsal beden kişinin bütün ile bağlantısını simgeler. Bütünle bağlantısı güçlü olan bir insanın ruhsal bedeni sağlıklı olacak ve evrensel enerjiyi en iyi şekilde alarak diğer katmanlara ulaştıracaktır. Bu evrensel enerji zihinsel katmanda bir değişimden geçecek, duygusal katmanda daha farklı bir yapıya bürünecek ve en son eterik bedenden chakralar vasıtasıyla fiziksel bedene geçerek kişinin yaşam enerjisi haline gelecektir. Ancak bunun için öncelikle ruhsal bedenin sağlıklı olması gerekmektedir.
Ruhsal bedenin genişliği kişinin ruhsal gelişimiyle doğru orantılıdır. Ruhsal olarak gelişmiş bir kişinin ruhsal bedeni kilometrelerce uzağa yayılabilir. Ruhsal beden kendi yapısına en uygun olarak enerjileri alır ve alt bedenlere iletir. Ruhsal bedenin gelişimi ile alınan enerjinin kalitesinde de değişiklik olacaktır ve bu kişinin tüm yaşamını etkileyecektir.
Ruhsal açıdan gelişmiş olan insanların yanında huzur, sükunet hisleri duymamız yada bu kişilerin şifa enerjisi dağıtmaları ruhsal bedenlerinin canlı,parlak ve güçlü olmasıyla ilişkilendirilir.
Auranın Renkleri
Kırmızı; Koyu kırmızı kızgınlık, sinirlilik ve tedirginlik duygularını gösterir , parlak bir kırmızı canlı bir yaşam gücünü ve azim duygusunu temsil eder. Koyu tonda bir kırmızı bencilliğin ve ihtirasın işaretidir. Kahverengine yakın bir kırmızı korkuyu simgeler. Siyaha dönük bir kırmızı ise negatif niyetlerin habercisidir. Canlı parlak bir kırmızı aynı zamanda fiziksel sağlığın ve ataklığında habercisidir. Pembeye çalan kırmızı duygusal mutluluk ve aile yaşamındaki güzelliklerin işaretidir.
Turuncu; Canlı ve berrak bir turuncu fiziksel gücü, cinsel enerjinin sağlıklı işlediğini gösterir. Aynı zamanda parlak ve canlı turuncu renk olayların akışına iradi etkilerimizi ve sorumluluk alma kapasitemizin göstergesidir. Eğer koyu renk bir turuncu söz konusuysa bu dalak ve üreme organlarında bir sorun olabileceğinin işareti olduğu gibi bencil bir yapınında göstergesidir.
Sarı; Sarı renk zeka, akıl kapasitesi ve entelektüel düşünce biçimiyle ilintilidir. Mat ve canlı olmayan bir sarı maddi ve dünyasal konulardaki düşüncelerin ve zihni daha çok bu konuların işgal ettiğinin bir göstergesidir. Sarı renk canlı ve parlak ise zihinsel kalitenin yüksek olduğu ve kişinin ruhsal konularda da bir kapasiteye sahip olduğunu söyleyebiliriz. Kirli ve sisli bir sarı ise kurnazlığın ve ihanetin göstergesidir. Aynı zamanda kirli tonlarda bir sarı mide ve pankreas sorunlarına da işaret edebilir.
Yeşil; Canlı ve temiz bir yeşil dengenin, uyumun ve anlayışın göstergesidir. Özellikle zümrüt yeşil bir renk kişinin şifa çalışmaları yaptığının yada şifa konusunda çok yetenekli olduğunun bir işaretidir. Aurasında canlı yeşil renk hakim olan kişiler sakinleştirici ve bulundukları ortama uyum getirici etkilere sahiptirler. Eğer yeşil renk koyu ve sisliyse bu açgözlülük ve yalancılığın bir işaretidir. Kahverengine çalan yeşil renk ise kıskançlığın ve negatif ihtirasların habercisidir. Koyu ve çamurlu yeşil renk kalp rahatsızlıklarının da işareti olabilir.
Mavi; Canlı ve parlak bir mavi anlayışın, sezgisel yeteneklerin ve geniş ufuklu düşüncelerin işaretidir. Daha çok dinsel inançları yoğun olan insanlarda görülür. Sanatçılarda ve sanatsal yetenekleri olan kişilerin auralarında da canlı mavi renk bulunur. İletişim yetenekleri güçlü ve ikna etme kapasiteleri güçlü olan insanların auralarında da mavi renk hakimdir. Eğer mavi renk koyu ve çamurlu ise dinsel konularda bağnazlık yada ruhsal olarak karanlık bir yapının işaretidir.
Çivit Mavisi; Daha çok üçüncü gözle ilişkilendirilen bir renktir. Auralarında çivit mavisi renk bulunan kişiler sezgisel yetenekleri gelişmiş ve vizyon sahibi olan insanlardır. Ayrıca bu rengin parlak ve canlı renkte olması sadık bir kişiliğinde habercisidir. Çivit mavisi renk çamurlu ve sisli ise bu iç görüden yoksun ve sezgilerini ciddiye almayan bir kişilik yapısını gösterir.
Mor yada menekşe; Bu renkler tepe chakra ile ilişkilendirilmiştir. Bu renkler ruhsal gücü ve ruhsal olarak gelişmiş bir yapının simgesidir. Evrensel sevgiye inanan ve yüksek ruhsal hedefleri olan kişilerde bu renklere rastlanır. Daha çok asalet ve ruhsallıkla ilişkilendirilen bu renkler aynı zamanda meditasyon yapan kişilerin aurasında da görülebilir. Daha çok tepe chakrası civarında bulunan bu renkler kişi ruhsal gelişiminde ilerledikçe tüm auraya doğru yayılım gösterir.
Pembe; Aurada görülen canlı pembe renk duygusal yaşamda dengenin ve uyumun işaretidir. Merhametli ve yardımsever insanlarında auralarında pembe renge rastlanır. Evrensel sevgi hisleriyle dolu olan insanların auralarında yoğun olarak görülen bir renktir.
Kahverengi; Genelde maddiyatla ilişkilendirilen bir renktir. Özellikle işkolik insanların auralarında sıkça bulunmaktadır. Genelde fiziksel sağlık için olumlu olarak yorumlanmaz ve hastalıkların bir işareti kabul edilir. Cimri ve açgözlü insanlarında auralarında sıkça görülebilen bir renktir. Kestane rengi ise kişinin üstlendiği görevleri yerine getirebildiğini gösterir.
Siyah; Fizik bedenle,eterik beden arasında dar bir şerit halinde görülmesi son derece normaldir. Ancak bunun dışında görülen siyah renk kişinin yaşamı ve kendi varlığını reddettiği anlamına gelir. Aurayı dolduran siyah renk ışığın olmadığının ve karanlığın işaretidir. Eğer siyah aura içinde çizgiler halindeyse pozitif özellikleri yok edecektir. Karanlık yönleri olan, gizemli insanlarda görülebilecek bir renktir.
Gri; Durgunluk ve donukluğu simgeleyen bir renktir. Genel olarak fiziksel bedeninde enerjiden yoksun kaldığını gösteren bir renktir. Koyu tonlardaki gri ise korkuların ve aşırı karamsarlığın ifadesidir.
Beyaz; Aurasında beyaz renk hakim olan insanların kişisel bütünlüğe ulaştığını ve ruhsal anlamda oldukça gelişmiş olduklarını ve erdem sahibi olduklarını gösterir.
Bu renklerin dışında altın rengi, gümüş rengi ve eflâtun gibi renklerde aurada görülebilir. Bunlar daha çok ruhsal renklerdir ve ruhsal konularda çalışmalar yapan kişilerde bulunur. Ruhsal renkler oldukları için bunların açıklanması ve yorumlanması da kolay değildir.
Berna Özcan Demir
İnsan bedenini çevreyeleyen elektromanyetik alana aura denir. Aura evrensel enerji ile beslenir. Auranın yedi ana enerji merkezi vardır. Bunlara Çakra denir.
Çakra, Sanskritçe’de tekerlek anlamına gelir. Bedenimizin içerisinde çakralar olarak bilinen yedi temel enerji merkezi hormonal salgı bezlerinin ve büyük sinir ağlarının üzerinde ya da çok yakınında olup belirli noktalarda omurgayla kesişirler.
Her çakra, varlığımızın-büyüme ve sağlığı da kapsayan-çeşitli fonksiyonlarını kontrol eden hormonal sistemdeki bir salgı bezi ile bağlantılıdır. Bu salgı bezlerinin fonksiyonlarındaki ağırlaşma; hayata bakışımız, ruh halleri, davranışlar ve mücadele yeteneğimiz üzerinde etkiler meydana getirecektir. Salgı bezlerinin durumuna bağlı olarak; sıkıntılı. öfkeli, korkulu, kötümser ya da mutlu, huzurlu, güvenli ve iyimser hale gelebiliriz. Salgı bezleri beyine ve buradan da varlığımızın duygusal, zihinsel ve spiritüel yönlerine bağlıdır. Bu çakraların fiziksel bedenimizde bulundukları yerlerdeki kısımları, kendileri ile ilişkili olan (duygusal-zihinsel) hallere bağlayan iletkenler gibidir.
Hasta olmak suç değildir, hastalanmak, hayat deneyiminin bir parçasıdır ve herkes bu deneyimden farkında olarak ya da olmayarak geçer.
Zihninizi, bedeninizi ve ruhunuzu iyileştirmede etkin ve olumlu bir rol oynayabilirsiniz.
Çakraların içerdikleri yetenekleri hayatımızda kullanmak için amaç;her çakradan yayılan enerjinin farkına varmak ve gerektiğinde o çakra üzerinde çalışmaktır.
Bedenlerimiz, iç içe geçmiş karmaşık dünyalar gibidir. Nerede başladığını ve nerede bittiğini biliriz, fakat çok büyük ve hiçbir zaman anlayamadığımız gizemlerle doludurlar. İnsanın tasarlamış olduğu hiçbir makine insan bedeni kadar karmaşık ve ustalıklı değildir
Her çakra, varlığımızın-büyüme ve sağlığı da kapsayan-çeşitli fonksiyonlarını kontrol eden hormonal sistemdeki bir salgı bezi ile bağlantılıdır. Bu salgı bezlerinin fonksiyonlarındaki ağırlaşma; hayata bakışımız, ruh halleri, davranışlar ve mücadele yeteneğimiz üzerinde etkiler meydana getirecektir. Salgı bezlerinin durumuna bağlı olarak; sıkıntılı, öfkeli, korkulu, kötümser ya da mutlu, huzurlu, güvenli ve iyimser hale gelebiliriz.
Yedi Ana Çakra Ve Özellikleri
Kök çakra güven ve güvensizlik ile ilgili düşüncelerden etkilenir. Yaşamınıza ve yaşamınızdaki insanlara güvenle yaklaştığınızda olumlu etkileşimler çakranızın düzenli çalışmasına yardım eder. Güven sorunu ise kök çakrayı bloke edecektir.Yaşamınızda bazı zorluklarla karsılaştığınızda bu zorluklara bakış açınızda kök çakrayı oldukça önemli ölçüde etkiler. Eğer zorluklara karşı esnek ve sorunları aşabileceğinize dair güçlü bir inançla bakıyorsanız kök çakra bundan olumlu olarak etkilenirken ben bu sorunu aşamam, elimden bir şey gelmez inancınız kök çakranızı bloke edecektir. Kök çakranızın olumlu çalışmasına en büyük katkıyı sağlayacak düşüncelerden biri de dünyayı eviniz gibi görmeniz ve evrensel kardeşlik duyguları taşımanızdır. Toprak ana kavramı buna en uygun tanımlardan biridir. Yaşamımızı devam ettireceğimiz besinlerin yetiştiği, tüm insanlığa hizmet eden ve ayrım yapmayan toprak bir anne figürüne çok yakındır. Beslenmek ve barınmak insanın en temel ihtiyaçlarıdır ve her ikisi de toprakla bağlantılıdır. Dünyanın hepimizin evi olduğu ve hepimizin bu evde birlikte yasayan bir aile olduğu inancını yasam felsefesinin bir parçası yapmış bir insanın kök çakrası bundan oldukça olumlu olarak etkilenecektir.
Bağlı Organlar : Omurga , kemikler , kan bileşimi , hücre yenilemesi , dişler , adranelin bezleri , anüs , bacaklar .
2 -Sakral Çakra
Zihinsel olarak kendinizi çeşitli kalıplarla sınırlamamanız ve önyargılardan arınmanız sakral çakranızın çalışmasını olumlu olarak etkileyecektir. Zihinsel olarak keskin görüşlere sahip olmayan, esnek düşünebilen ve olaylara önyargısız yaklaşan insanların sakral çakraları çok daha pozitif bir durumdadır.Sakral Çakranın direk cinsellikle ilgili olduğunu düşünürsek cinsel olarak saplantılı düşüncelere ve duygulara sahip olmamanızda sakral çakranızın olumsuz olarak çalışmasına katkıda bulunacaktır. Eşinizle aranızdaki cinsel ilişkinin tatmin ediciliği nasıl sakral çakrayı olumlu etkiliyorsa cinselliğe bakış acınızın dengeli olması da sakral çakranızı olumlu olarak etkileyecektir.Yaşamı doğal akışında algılamanız ve ilerlemekten, değişimden korkmamanız da sakral çakranın dengeli çalışması acısından çok önemlidir. Önüne sürekli set çeken, yeni yaşam deneyimlerinden korkan ve ne olursa olsun durumunu muhafaza etmeye çalışan insanların sakral çakralarında çeşitli blokajlar ve sorunlar oluşacaktır. Yaşamı geldiği gibi yaşamak ve gelecekle ilgili endişelerden yâda abartılı beklentilerden kaçınmak sakral çakranın dengesi açısından önemli olacaktır.
Bağlı Organlar : Ürojenitel sistem , böbrekler ince bağırsaklar , deri , kollar , bedende sıvı olan herşey , metabolizmaya besinlerin ve yaşamsal maddelerin özümsenmesi.
3-Solar Pleksus Çakra
İrademizi ne şekilde kullandığımız ve amaçlarımıza ulaşmaktaki yöntemlerimiz solar pleksus çakrayı oldukça önemli bir biçimde etkiler. İrademize hâkim olamamız ve düşüncelerimizle eylemlerimizin farklı olması bu çakranın düzgün çalışmasının önündeki en önemli engellerden biridir. Ayrıca yaşam amaçlarımızı doğru tespit edememiş olmak ve kendimize bir rota çizmeden günübirlik yaşıyor olmamızda solar pleksus çakrayı bloke eden bir diğer etkendir. Otoriteyle olan ilişkilerimizin dengesizliği, aşırı boyun eğen yâda isyan eden yaklaşımlar solar pleksus çakramızın çalışma düzenini olumsuz olarak etkileyecektir. Bir birey olarak değerli olduğumuzu bilmek, toplumsal yaşamın dışında kendimize ait bireysel kimliğimizi benimsemek, kendi değer yargılarımıza ve yaşam felsefemize uygun bir yaşam biçimi oluşturmak, standartlarımızı belirlemek ve bunlara uymak solar pleksus çakrayı dengeli çalışmasındaki en önemli öğeler olacaktır. Ayrıca sorumluluklarımızı ne ölçüde kabullendiğimiz ve zevkle yerine getirdiğimizde bu çakramızı derinden etkilemektedir. Sorumluluklarımızı yerine getiriyor bile olsak eğer bunu isteksizce ve sevmeden yapıyorsak solar pleksus çakrayı çok olumsuz olarak etkileyecektir. Önemli olan bir birey olarak varlığımızı doyumlu ve sevgiyle devam ettirebilmemizdir. Sevgi ve duygusal tatmin yoksa solar pleksus çakranın bloke olması kaçınılmazdır. Toplum içindeki yaklaşımlarımız, kendimizi nasıl değerlendirdiğimiz ve dışarıya nasıl yansıttığımız, hedeflerimizi belirledikten sonra buna uygun hareket edip edemediğimiz ve içsel isteklerimizle dışsal yaşam biçimimizin uyumu bu çakranın çalışma şeklinin belirlenmesinde esastır.Solar pleksus çakrayı en çok etkileyen düşünceler içsel durumuzla dışsal koşullarımızın uyumuyla ilgilidir. Kendimizi birey olarak ne ölçüde benimsediğimiz, özsaygımız, toplumsal ilişkilerimiz ve iradi kararlarımıza uygun bir yasam sürdürme çabamız bu çakramızın olumlu olarak çalışmasına önemli ölçüde katkıda bulunacaktır.
Bağlı Organlar : Sindirim sistemi , karaciğer , güneş sinir ağı sinir döngüsü , mafsallar .
4 – Kalp Çakrası
Kalp çakrasını en fazla etkileyen şey sevgi anlayışımız ve diğer insanlarla sevgi alışverişimizdir. Sevgi kavramına bakış açımız yada sevgiyi yaşama şeklimiz “eğer” yada “çünkü” türü bir anlayışsa kalp çakramız önemli ölçüde bloke olacaktır. “eğer benim dediklerimi yaparsan seni severim” yada ” Seni seviyorum çünkü bana karsı çok hoşgörülüsün” tarzı bir sevgi türü kalp çakrasının olumlu olarak çalışmasına bir katkıda bulunmadığı gibi tam tersi bir etki yapacaktır. Ancak “RAĞMEN” türü bir sevgi anlayışı kalp çakrasına olumlu etki yapacaktır. “Seni çok sinirli olmana rağmen seviyorum”, ” Seni beni anlamamana rağmen seviyorum” yaklaşımı kalp çakrası için en doğru sevgi türüdür. Evrensel olarak tüm insanların bir bütün olduğunu anlamak ve evrensel sevgi kavramı içinde yaşamak kalp çakrasının en önemli besinidir. Affetmek de kalp çakrasının dengeli çalışması için oldukça önemli olan bir kavramdır. Affetmeyi bilmek ve gerçekten affedebilmek insanın üzerindeki negatif enerji yükünü alan ve hatta hücrelerini bile yenileyen duygudur. Başkalarını affetmek kadar kendimizi de affetmek çok önemlidir. Geçmişteki hatalarımız, kendimizi yargıladığımız bazen de artık düşünmek istemediğimiz ancak içimize bir yerlere gömdüğümüz suçluluk duyguların sürekli içimizde taşımamız hastalıklara yol açan en önemli etkenlerden biridir. Kalp çakrasının bağışıklık sistemiyle ilgili olduğunu düşünürsek kendimizi ve başkalarını sevgiyle affetmenin hastalıklara karsı direncimizi nasıl etkileyeceğini daha iyi anlayabiliriz. Bencillik duygularından arınmanız ve kendimizi başka insanlarında yerine koyarak düşünebilmemiz kalp çakramızı olumlu olarak etkileyen bir diğer unsur olacaktır. Karşılıksız sevgi hisleri, fedakârlık ve hoşgörülü olmak kalp çakrasının dengeli çalışması için çok önemlidir. Ancak bu duyguları içten ve doğal yaşamak, hissetmek gereklidir. İnsanın kalbinden gelen sevgi, merhamet, ilgi, anlayış, affetmek duyguları nasıl kalp çakrasının çalışmasına olumlu etki yapıyorsa kızgınlık, nefret, öfkeyi içinde saklama gibi duygularda kalp çakrasının çalışmasını olumsuz olarak etkiler ve bloke eder.
Bağlı Organlar : Kalp , akciğerler , pankreas , kan dolaşımı ,
5 – Boğaz Çakrası
Boğaz çakrasını en fazla etkileyen düşünce biçimi dürüstlüktür. Dürüstlük sadece doğru konuşma, yalan söylememe olarak algılanmamalıdır. Elbette yalan söylemekten kaçınmak boğaz çakrasının dengeli çalışması için çok önemlidir. Ancak kişinin kendine karsı dürüst olması da en az başkalarına karsı dürüst olması kadar önemlidir. Gerçekten istediğimiz gibi bir hayat mı yaşıyoruz? Bundan sonra ne yapmak istiyoruz? Kendimizi gerçekten bağışladık mı? gerçekten ona kızgın mıyız? Bu ve bunun gibi birçok soruya çoğu zaman cevaplar vermekten kaçınırız yada kendimizi kandırırız. Belki yaşam koşullarımız istediğimiz gibi olmayabilir ve su anda bunu değiştirmek için elimizden birşeylerin gelmeyeceğine inanabiliriz ama bunu kabul etmek yerine ben hayatımdan memnunum, ne yapalım buda fena değil demek bize çok daha fazla zarar verecektir. Oysa ben bu durumdan memnun değilim, aslında şunları istiyorum ve bundan sonra bu durumu değiştirmek için yaşamımda elimden geldiğince değişimler yapacağım seklinde bir düşünce boğaz çakramızın dengeli çalışması için çok önemli olacaktır. Boğaz çakrasını olumsuz olarak etkileyen bir diğer düşünce biçimi gerçek düşüncelerimizi ve duygularımızı açıklamaktan kaçınmamızdır. Bu kendimize verdiğimiz değerle ve özsaygımızla yakından ilişkilidir. Hayır demeyi bilmemek, kimseyi kırmamak için herkese iyi davranmaya çalışmak ve söylemek istediklerimizi içimize atmak boğaz çakramızın çalışma düzenine zarar veren diğer tutumlardır. Boğaz çakrasını olumlu olarak etkileyen düşünce biçimde özsaygıyı, duygularını ve düşüncelerini ifade etmek konusundaki kararlılığı ve sosyal iletişimlerimizdeki dengeyi gösterebiliriz.
Bağlı Organlar : Ses telleri , solunum organları , gırtlak , troid bezi
6 – Alın Çakrası (3. Göz Çakrası)
İçimizden bazen bir ses gelir ve bize hayır yanılıyorsun doğru olan bu değil der. Ancak biz bu sesi bir an için duyar sonra aklımızın bize söylediğini yapmayı tercih ederiz. Bu ses ciddiye alınmadıkça kısılır ve sonunda duyulamayacak kadar az çıkmaya başlar. Bu ses bizim yüksek benliğimizin sesidir ve kendini ifade etme şekli de sezgilerdir. Yüksek benliğimiz bizimle sezgisel olarak konuşur ve oldukça kırılgandır. Onu dinlememek yada anlamaya çalışmadan sadece mantığımıza güvenmek bir sure sonra susmasına neden olacaktır. Alın Çakramız yüksek benliğimizle irtibatımızın sağlandığı ve sezgilerimizin kaynağının bulunduğu merkezdir. Bu çakranın düzgün ve dengeli çalışması içimizden gelen bu sese kulak vermemiz ve ona güvenmemizle mümkün olacaktır. Sezgilerimizi takip ettiğimiz ve onlara değer verdiğimiz surece yüksek benliğimizin sesi daha çok çıkar ve artik onunla bağlantı kurup istediğimiz cevabi almamız çok kolaylaşır. Zihinsel olarak esnek olmak ve kalıpsal düşüncelerden kurtulmakta alın çakramızın dengeli çalışmasına önemli ölçüde yardım edecektir. Sadece maddeye dayalı bir yaşam biçimi ve ruhsal yaşamı reddetme alın çakramızı bloke ederken ruhsal olarak da bizi besleyecek ve geliştirecek faaliyetlerde bulunmamız alın çakramızın olumlu olarak çalışmasına katkıda bulunacaktır.
Bağlı Organlar : Gözler , burun , beyincik , hipofiz bezi , bellek
7 – Taç Çakrası
Kendimizi evrenin merkezinde görmemiz ve evrene sadece kendi bakış acımızdan anlamlar yüklememiz tepe çakramızın dengeli çalışmasına önemli ölçüde engel olacaktır. Bir Yaratıcı inancı ve Yaradan’a teslimiyet düşüncesiyle sorunlarımızı sıkıntılarımızı üzerimizde taşımamız yerine Yaradan’a havale etmemiz tepe çakramızın dengeli ve düzenli çalışmasını sağlayacaktır. Evrensel enerjiyi aldığımız yer olan tepe çakrayı yaşamımızdaki dengelerle de ilgilidir. Yaşamımız belli sınırlarla kapatmamız ve gerçek potansiyelimizin farkında olmamamız bu çakrada çeşitli sorunların çıkmasının başka bir nedenidir. Yaşama açık, canlı ve en önemlisi umudunu asla kaybetmeyen bir bilinçle hayatımızı idame ettirmemiz bize yepyeni pozitif enerjiler verecek ve tepe çakramızın ve ona bağlı olarak diğer çakralarımızın da dengeli çalışmasına yardım edecektir. Umut kavramı tepe çakra için oldukça önemlidir. Her zaman umudunu içinde taşıyan ve canlı tutan insanların tepe çakraların çok daha sağlıklı çalışmaktadır. Artık herşey bitti hiç umut yok seklinde bir düşünce kalıbına sıkışan ve bunu kalbiyle de onaylayan bir insanın tepe çakrası bloke olur ve bu blokaj tüm çakralara olumsuz yansıyarak o kişinin evrensel yasam enerjisi ile arasındaki bağları zayıflatır. Bu durum uzun bir süre devam ederse kişi için artık
gerçekten hiç umut kalmaz. Ölümcül hastalıkları yenen yada onlara yenilen insanların arasındaki en önemli fark da budur. Biri umudunu asla kaybetmezken diğeri kaybetmiş ve hastalığına yenilmiştir.Evreni bir bütün olarak görmek ve kendimizin de bu bütünün çok değerli bir parçası olduğunu bilmek tepe çakranın dengeli çalışması açısında çok önemli olacaktır. Her birimiz evrende tekiz ve çok önemliyiz. Ancak evrendeki diğer tüm canlılarda bizim gibi tek ve çok önemli. Kendi değerimizin algılanmasını istiyorsak önce başka canlıların değerini algılamalı ve onları takdir etmeliyiz. Yaşamda bir amaç sahibi olmamız ve amacımızın sadece bizi yada ailemizi değil tüm insanlığın faydasını içermesi de bu çakranın çalışma şekli açısından çok önemlidir. Bencil ve diğer insanlar için zararlı olabilecek amaç yada eylemler bu çakranın çalışma dengesine önemli ölçüde zarar verirken evrensel sevgiye dayalı, herkesin iyiliği gözetilerek tasarlanmış amaçlar yada eylemler tepe çakrasının çalışmasına olumlu olarak etki yapacaktır.
Bağlı Organlar : Beyin , epifiz bezi
Chakra El Kitabı