“Yedi iklim çar köşe”
Himmet eyleyin ya erenler!
Yedi iklim çar köşe bir dilberin vechindedir
Gel oku Ümmü’l Kitab’ı mektap irfana bak
Noksani
İklim; bir yerde uzun bir süre boyunca gözlemlenen sıcaklık, nem, hava basıncı, rüzgâr, yağış, yağış şekli gibi meteorolojik olayların ortalamasına verilen addır; bir yerin hava şartları: Soğuk iklim, ılıman iklim. 2. Ülke, memleket, kıta; eski coğrafyada dünyanın bölündüğü yedi parça (yedi iklim). 3. Manevi hava, manevi ortam, hissi hava: Fikir iklimi gibi… Dört köşeden “çar köşeden” ve çar anasırdan kasıt dört yön ve dört elementtir. (Doğu, batı, kuzey, güney-toprak, su, hava, ateş gibi). Zahiri manada böyle değerlendiriliyor.
Erenler; her zahirin, yani görünenin, bir de batın; görünmeyen tarafı olduğunun altını çizmişlerdir. Daha da önemlisi Hz. Ali’nin “Görmediğim Tanrıya Tapmam” sözlerinde olduğu gibi zahirde görüp haklayamadıklarını, batında da kabul etmemişlerdir. Batını, zahirin içinde saklayarak, sembollerle dile getirmeyi yeğlemişlerdir. Bu sayede hem o kadim bilgileri geleceğe taşımışlar hem de o bilginin kötüye kullanılmasını engellemişlerdir. Böylece sır içinde sır olarak kalmıştır. Eğer bir sır aşikar edilecek ise de ancak ve ancak başka bir sır ile çözülmesini istemişlerdir. Elbette ki bize de erenlerin bu isteğine eyvallah demek ve nasibimiz ölçüsünde sırrı başka bir sır ile açıklamak düşer.
Tenden sual etme ten kuru tendir
Can onun içinde gevheri kandır
Bu ilmin deryası bahr-i umand
Sırrı kal oldukça sırdan gelirem
Kul Nesim
“Yedi ikilim çar köşe” Alevi öğretisi içinde zahir ve batını açıklayan önemli bir semboldür. Erenler bu iki yönüne de önemle dikkat çekmişlerdir. Zahirden bakanlar iklimlerden, bölgelerden, yönlerden bahsettiği sanırken, kalp gözü açık olanlar sır içinde sır saklandığını anlamıştır.
Muhyiddin Abdal bu nefesinde “yedi iklim dört köşe” derken, daha çok zahir tarafı anlatmış…
Ela gözlü Sultan Baba
Ululardan ulusun sen
Yedi iklim dört köşeye
Arşa kürse dolusun sen.
Noksani ise bu dizeler ile alabildiğine batın tarafı vurgulamıştır. Çünkü yaşam iki yönlüdür. Bir ruhsal, maneviyat tarafı, bir de dünyasal madde tarafı vardır.
Yedi iklim çar köşe bir dilberin vechindedir
Gel oku Ümmü’l Kitab’ı mektap irfana bak
Benim araştırmalarım sonucunda en çok etkilendiğim ve “yedi ikilimi” vücut şehri, yedi nişan, yedi hücre, yedi tamu, vb şekilde çok derinden yazan ozanların başında Yunus Emre gelmektedir. Yunus Emre, “yedi iklimi, vücut şehrini” öyle bir anlatmıştır ki, araştırdığım ve masteri olduğum, bazı ezoterik sistemler ile enerji sistemleri arasında bağlantı kurmam Yunus’un nefesleri sayesinde olmuştur… Virani, Yemini, Pir Sultan, Şah Hatayi, Kul Himmet ve daha pek çok ozanımız eserlerinde “yedi iklim çar köşe, vücut ikilim, vücut evi, vücut sarayı, vücut şehri” anlatısı üzerinden çok sayıda nefesler (ayetler) yazdığını sizlerde görebilirsiniz.
Evvel kadim önden sona, zevali yok sultan benim,
Yedi iklime hükmedip, yeri göğü tutan benim.
Yunus Emre
Yedi tamuda yangıl her birinde kül olgıl
Vücudun onda kogıl ayrık vücud bulasın
Hakıykattir Hak şarı yedidir kapılan
Dergahında yazlıdır girip kudret göresin
Yunus Emre
İşbu vücud şehrine bir dem giresim gelir
İçindeki sultanım yüzün göresim gelir
İşidirim sözünü göremezem yüzünü
Yüzünü görmekliğe canım veresim gelir
Ol sultan halvetinin yedi hücresi vardır
Yedisinden içeri seyran kılasım gelir
Her kapıda bir kişi yüz bin çerisi vardır
Aşk kılıcın kuşanıp cümle kırasım gelir
Erenlerin sohbeti arttırır mahabbeti
Bi dertleri sohbetten her dem süresim gelir
Leyi i-i Mecnun benim şeyda-yı Rahman benim
Leyli yüzün görmeğe Mecnun olasım gelir
Dost oldu bize mihman bunca yıl bunca zaman
Gerçek İsmail gibi kurban olasım gelir
Miskin Yunus’ un nefsi dört tabiat içinde
Aşk ile can sırrına pinhan olasım gelir
Yunusun ve diğer ulu ozanların anlattığı yedi iklim, vücut şehri, vücut evi, vücut sarayı, yedi kapı, çar köşe (dört köşe), sır içinde farklı sırlar gizliyor. Ben bu nefeslerden kısa örnekler vererek sadece bedenimizde bulunan 7 ana çakra ve 4 aura katmanını anlatmaya çalıştım.
Ayeti Nasrunminallah’ tan mekan oldu nüzul
Kim yedi iklimi feth etti rızanın aşkına
Şah Hatayi
Artık varlığı bilimsel olarak da kanıtlanan İnsan bedenini çevreleyen elektromanyetik alana aura denir. Aura, evrensel enerji ile beslenir.
Auranın yedi ana enerji merkezi vardır. Bunlara çakra (chakra) denir. Çakra, Sanskritçe’de tekerlek anlamına gelir. Bedenimizin içerisinde çakralar olarak bilinen yedi temel enerji merkezi hormonal salgı bezlerinin ve büyük sinir ağlarının üzerinde ya da çok yakınında olup belirli noktalarda omurgayla kesişirler.
Bir gül ile gülistanı seyrettim
Bad-ı saba ile esen Ali’dir
Vücut iklimini bir devir ettim
gördüğüm Hasan, Hüseyi, Ali’dir
Pir Sultan Abdal
Vücudum şehrini seyran eyledim
Baktım dört köşede dört han oturur
Dördün birbirine sırrını söyler
içinde hükmeder sultan oturur.
Şah Hatayi
Vücudun evine dört kapı vardır
Biri cennete gider üçü didara
Mü’min olan dest-i sefa çekilir
Biri cennete gider üçü didara.
Fedai
Yedi derya sohbetini, bahrı umman anlamaz,
İlmi ledün1 manasıdır, ahmak olan anlamaz.
Küntü kenzden ders okursun, cahil ondan ne anlar,
Gözü kör, kulağı sağır, bibeserler anlamaz.
Menaref ilmine eren, âşık-ı suzan olur,
Hevt nefsini katl eyleyen, meydanda merdan olur,
Hırs ile şehvete uyan, nefsine kurban olur,
Yedi tamu şiddetidir, kemrah olan anlamaz.
Virani
Aura ve çakralar, benim görebildiğim Alevi öğretisi içinde doğrudan (aura ve çakralar olarak) ele alınmamış. Zaten böyle bir şey mümkün de olmazdı. Çünkü her toplumun, kendine has coğrafi yapısından da kaynaklı farklı inanç, dil ve kültür yapısı var. Bu nedenle yapılan her ritüel veya uygulama o bölgede yaşayan insanların inanç, dil ve kültür yapısına uygun, yaşamının içinde uygulayabileceği tarzda olmak durumunda. Dünyanın farklı yerlerinde farklı isimlerde ve farklı sayılarda olmasının çok önemi olmamış. Önemli olan, yaşamının içinde ve uygulanabilir olmasını gözetmeleri olmuş. Bunu bizim yol ehli erenlerimiz en güzel şekilde ortaya koymuşlar. İşin ilginç yanı cem ritüellerinin yani 12 hizmet içinde bunların bir anlamda zuhur ettirildiğini fark etmiş olmamdır.
Oturma şeklimizden tutun da dara duruş hallerimiz, Çerağ uyandırma, semahlarımız, süpürge hizmetimiz, belimizi bağlamamıza varıncaya kadar… Yine öğretimiz içinde bazı sayılara kutsallık yüklememiz, Yaşam Çiçeği formunu (Hayat Ağacı veya Tuba Ağacı) bazı mekânlarda kullanmamız, üçler, beşler, yediler, yedi iklim, çar köşe veya dört köşe, dört kapı, kırk makamı gibi öğretimiz ve inancımız açısından olmazsa olmazlarımızı hemen örnek verebilirim. Bundan sonraki yazılarda bu konuları da daha ayrıntılı ele alacağım.
Nasıl ki zahiri manada her bir iklimde farklı doğa olayları yaşanıyor o coğrafyayı ve üzerinde yaşayan canlıları farklı etkiliyor, bedenimiz için de bu iklimlerde farklı duygu, düşünce, inanç durumlarının yaşanmasına ve yaşamımızın belirlenmesine yol açıyor. Bir anlamda yaşamımız “yedi iklim çar köşe” üzerine kurulu. Kısacası durum, ya vücut şehrinde, yedi iklim dört köşeyi anlamayıp nefsin esaretinde kalmakta ya da kendini bilerek, anlayarak, anlamlandırarak ruhsal ve bedensel bütünlüğe ulaşıp sultan olmaktan geçiyor. İşte tüm bunları Anadolu erenleri bizlere asırlardır anlatmaya çalışmışlardır.
Anlayana, yaşayana aşk ola…
Naz ATMACA